Çevresinde gerçekleşen herşey ile, Türkiye vazgeçilmez olma sürecinde. Birçok ihtilafın ortasındaki bölgede, Türk diplomasinine merkezi ve eşsiz bir rol veren Kafkasya krizi, canlı güncelliğin sadece son bir olgusu.
Türkiye’nin İsrail ile Suriye arasındaki arabulucu rolü, perşembe günü Şam’da yapılan Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin de katıldığı dörtlü zirvenin konusu oldu. Körfez ülkelerini temsilen Katar, Arap Ligi’ne başkanlık eden Suriye ile Fransa ve Türkiye’nin en yüksek düzeyde katıldığı zirvede, Suriye-İsrail barış perspektifi ele alındı.
Bu karşılaşma, görülmeye değer üç dönüşümü gösteriyor: Fransa’nın Ortadoğu’ya geri dönüşü, Suriye’nin göze çarpan sürgün (izolasyon) rejiminin bitişi ve nihayet, Türkiye’nin merkezi konumu.
Bu konum, kendisini diğer önemli dosyalarda da gösteriyor : Kürdistan’ın Ankara için bir öncelik olduğu Irak’ta, Türkiye’nin diğer komşusu İran’da, NATO ve önümüzdeki aylarda öneminin artacağı Avrupa Birliği ile olan ilişkilerinde.
Kısaca, Avrupa Birliği’ne olan adaylığının, Kıbrıs sorununun, şimdilik yurtiçinde yatışmış durumların ötesinde Türkiye, tüm yönlerden cezbedici bir noktada bulunuyor
Kafkasya bunun bir kanıtı. Ankara için de, Moskova kadar stratejik önem taşıyan bu bölgede, bu iki güç arasında eskiye dayalı bir rekabet bulunuyor.
Herşeye karşın, Rusya ile ortak çıkarları paylaşan Türkiye, komşularını kararsızlık görmek istemediğinden dolayı, Gürcistan’ın Atlantik Paktı’na hızla katılımına muhalefet etmek için Bükreş’teki NATO zirvesinde Fransa ve Almanya ile aynı fikirde buluştu.
Türkiye, Hazar Denizi’nden hidrokarbür nakleden boru hatlarının geçeceği ülke ve Gürcistan’da da bir numaralı yatırımcı konumunda, ayrıca yüz bin Abhaz mülteciye kapılarını açtı.
Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Ermenistan ile Türkiye arasındaki futbol karşılaşması fırsatıyla Erivan’a yapacağı benzersiz ziyaret, Ankara’nın Kafkasya’da iradesini artık daha fazla ortaya koyma arzusunun kanıtı.
Türkiye, Çanakkale ve İstanbul Boğazları’nın geçiş hakkını elinde bulundurduğundan dolayı, ayrıca Karadeniz’in koruyucusu konumunda. Türkiye’nin etkisi, Moskova ile yakın zamanda tartışmalı bir satranç oynayacak gibi görünen Ukrayna’ya kadar da hissedilmekte.
Gürcistan krizinden sonra, Kafkasya’nın durumu üzerine uluslararası bir konferans düzenlenmesi durumunda, Türkiye önde gelen katılımcı olacaktır. Ve eğer Avrupalılar, gelecekte Kremlin ile oluşacak bir riskli bir sürtüşmeden zarar görmeden çıkmak istiyorsa, Türkiye ile el ele çalışmak zorunda.
Fransa ve Türkiye’nin birçok bölgesel olay üzerine yürüttüğü diplomatik girişimler, Türkiye’nin AB adaylığı konusunda iki ülke arasında ortaya çıkan krizin üstesinden gelebilmek için kesinlikle çok önemli bir imkan sunuyor. Bu yakalanması gereken bir şans .